1 Haziran 2010 Salı

KILICINI SATAN ÜLKE


HASBİHÂL MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ
mehmet_sukru_bas@mynet.com

KILICINI SATAN ÜLKE

Osmanlı tarihine baktığımızda atalarımızın tarihler boyu at sırtından inmeyen bir millet olarak tarihlerde yerini aldığını görürüz. Bu atalarımız ki çağlar boyu at sırtından inmemiş, yalın kılıç bazen denizler aşırı savaşlar yapmış, ülkeler fethetmiş, gittikleri yerlere refah götürmüş, adalet götürmüştür. Ellerindeki kılıç onların onuru olmuş; bu yüzden at, avrat ve silah atalarımız tarafından namus olarak değerlendirilmiştir.
Osmanlı padişahları ellerinde altın kabzalı kılıçları ile tarihlerde şerefle yerini almış, çağlar kapatıp, çağlar açmıştır. Onların bu heybeti dünya devletleri tarafından kabul görmüş, Osmanlı sözü dinlenen, hatırı sayılır devletlerarasında en muteberi olarak kabul görmüştür. Bu haliyle beş kıtada at koşturmuş, dünya hâkimiyetini kurmuş, onurlu bir dünya hükümdarı olma başarısını göstermiştir.
Milenyum dediğimiz çağa geldiğimizde Osmanlının torunları atalarından kalan “Mührü hümayunu”nu satılığa çıkarmış, bu durum gönlümüzü incitmiş, onurumuzu zedelemiştir.
Kader bize 5 Aralık 2006 tarihinde “Mührünü Satan Ülke” başlığıyla bir yazı da yazdırmıştı.
Ve bugün on bir mayıs tarihli Sabah gazetesine bir göz attığımızda yeniden damarlarımızdaki kanın donduğunu, atalarımızdan utanır hale geldiğimizi bir kere daha görebilme talihsizliğine düştük. Bu gazetede yazılanlar her Türk evladının kanını beynine çıkarmaya yeterliydi.
***
Türkiye’nin en eski müzayede şirketi olan Portakal Sanat ve Kültür Evi, Vahdettin mühründen sonra Osmanlı Padişahı Sultan V.Mehmet Reşat’ın tören kılıcını da satışa çıkarıyor. 20 Mayıs’ta Conrad Otel’de gerçekleşecek müzayede sonucunda Türk’ün “AT, AVRAT SİLAH” dediği mukaddesatlarından birisi daha satılığa çıkarılacaktır.
Günümüzde atın yerini motorlu taşıtlar aldı. Elimizde kala kala avrat ve silah kaldı. Silahı satıyoruz, geriye sadece avrat kalıyor.
Allah sonumuzu hayreylesin.
Utanmamak, kahrolmamak, yerin dibine batmamak mümkün değil.
Şanlı atalarımıza layık nesiller olmadığımız bir kere daha gün ışığına çıkıyor.
Kılıcını satan ülke konumuna düşüyoruz.
KILICINI SATAN ÜLKE!
Her ne kadar Portakal Sanat ve Kültür Evi bu kılıcın devlet malı olmadığını iddia ediyorsa da buna inanmak için insanın çok saf olmasının gerektiğine inanıyorum. Sultan Reşat, Türk’ün padişahı olduğuna göre belindeki kılıç da Türk’ün malıdır.
Yıkılıyoruz, kahroluyoruz; ama elimizden biri şey gelmiyor. Tek temennimiz bu kılıcı, ülkesini seven bir Türk evladının almasıdır. Eğer ki bu kılıç bir Türk düşmanın eline geçerse Türklerle de, atalarımızla da alay etmesi, onları küçümsemesi onun tabii bir hakkı olur. Allah böyle bir onursuzluğu bizlere yaşatmasın.
Hani bir atasözümüz vardır: “At, avrat, silah emanet verilmez!” diye. Verecek atımız kalmadı, avratlar başımızın tacı, bari atalarımızın onurunu, namusunu simgeleyen, onlara ait silahları satmayalım.
***
Ne yazık ki günümüz Türkiye’sinde satışa çıkarılmayan hiçbir şey kalmadı. Satılsın da, ne satılırsa satılsın. Yeter ki alıcısı olsun. Dost olmuş, düşman olmuş fark etmez.
Toprak olur, mühür olur, kılıç olur o da fark etmez.

İnsanın onurunu, haysiyetini zedeleyen bir durum.
Atalarının kılıcını satan ülke.
Ey tarihler boyu at üzerinde inmeyen, belindeki altın kabzalı kılıcı ile dünya hâkimiyetini kuran ve dünyaya hükmeden şanlı atalarım! Bizleri affedin, bizleri bağışlayın ve bizler gibi nesillerden ne olur utanmayın!
Zaten biz kendimizden utanıyoruz, bari siz bizden utanmayın!

***///***

Mehmet Şükrü Baş 17 Mayıs 2007 Elazığ Nurhak Gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder