21 Haziran 2010 Pazartesi

BİRGÜNDE ON DÖRT YARALI, ON BİR ŞEHİT











MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ

mehmet_sukru_bas@mynet.com

mehmetsukrubas.blogspot.com

BİRGÜNDE ON DÖRT YARALI, ON BİR ŞEHİT

DAHA NEYİ BEKLİYORUZ?...

Senenin 365 günü biri biriyle konuşmayan bir karı koca sonunda ayrılmaya karar verirler. İlgili mahkemeye dilekçelerini verir, davalarını açar, hâkim karşısına çıkarlar.

Hâkim kadına “Neden eşinden boşanmak istiyorsun” diye sorar. Kadın “Bir yıldır eşimle konuşmuyoruz da ondan hâkim bey” cevabını verir bu gerekçe ile boşanmasını talep eder.

Hâkim bu kez erkeğe döner “Neden koca bir yıl eşine tek bir kelime söylemedin onunla konuşmadın?” sorusunu yöneltir.

Adam hiç düşünmeden cevap verir “Muhterem hâkim karımın lafını kesmek istemedim de” ondan cevabını verir.

***

İşte biz buyuz. Bizim gerçeğimiz budur. Yerli yersiz konuşuruz, Bilsekte konuşuruz, bilmesekte konuşuruz. Bu yüzden nerede çok konuşan, nerede boş konuşan varsa onları bulur, onların peşine düşer gideriz.

***

Otuz yıldır süre gelen on binlerce masum insanlarımızın, on binlerce kınaları kuzularımızın, on binlerce polisimizin, öğretmenimizin şahadeti ile çirkin emelini sürdüren terör örgütü PKK son günlerce iyicene gemi azıya aldı. İki gün önce on bir şehit verdik. Acil şifalar dilediğimiz on dört tanede yaralımız vardı.

Ocaklara ateş düştü.

Vatan ağladı, millet ağladı

İktidar konuştu, muhalefet konuştu, asker konuştu, sivil konuştu.

Çoğu konuşmaların içi de bom boştu. “ Kanları yerde kalmayacak, askere uzanan eller kırılacak, failleri bulunacak, hesabı sorulacak” gibi millete gına gelen içerisi bom boş olan sözlerdi bunlar. Zaten konuşulanların içi dolu olsaydı bu millet bu kadar kahrolmaz, bu millet bu kadar ağlamazdı.

Zavallı millet!...

***

Bu milletin göz bebeğinde Türk Silahlı Kuvvetleri vardı. Bu millet peygamber ocağı dediği bu ocağa tek ocak umudunun başını kınalayarak gönderir bir zaman sonra kapısına al bayrağa sarılı şehidinin cenazesi geldiğinde gözyaşlarını içine akıta akıta “Vatan sağ olsun” der.

Hiç birisi hiçbir komutana görevinizi neden yapmıyorsunuz. Araçsa aracınız, paraysa paranız, imkânsa imkânınız, askerse askeriniz var neden başbakanının deyimi ile yan gelip yatıyorsunuz?...

Neden hep bizim çocuklarımız niye bu kadar şehit içerisinde bir paşanın bir bakanın, bir bürokratın çocuğu yok, kardeşi yok, yeğeni yok, damadı yok demez.

Neden bütün şehitler milletin çocukları da vekillerinin değil demez.

Bu millet sadece vergi verir, şehit verir. Söz söyleyemez, laf diyemez

Zavallı baba, zavallı anne, zavallı millet!..

***

Söylemler söylenir iktidar konuşur, muhalefet konuşur, genelkurmay konuşur. Dost konuşur, düşman konuşur, PKK’lıdan daha etkili yazarçizer konuşur, İmralı’daki cani bile konuşur. Sadece hak konuşmaz hukuk konuşmaz. Hakkın ve hukukun konuşmadığı bir ülkede de ise haliyle meydanlar boş bırakılır. Boş bırakılan bu meydanları da gafiller doldurur, hainler doldurur, caniler doldurur, itler, köpekler doldurur.

***

Şimdi biz bir birey olarak diyoruz ki!

Yeter artık. Bıçak kemiği deldi geçti. Ne yapacaksanız yapınız. Kapısında el pençe divan durduğumuz Avrupa Birliği’nin, dost mu düşman mı olduğu belli olmayan ABD’nin isteklerinden, tavsiyelerinden önce ülke bütünlüğümüz neyi emrediyorsa onu yapınız. Ne pahasına olursa olsun birliğimizi dirliğimizi sağlayınız. İktidar, muhalefet, genelkurmay bir araya geliniz. Sen-ben kavgasına girmeden ortak bir kararda buluşunuz.

Askerse büyük bir orduya, yasaysa yasaya, paraysa paraya her türlü imkâna sahipsiniz. Neden sadece konuşuyorsunuz?.. Ülke kan kaybediyor, ocaklara ateş düştü, millet ağlıyor. Allah peygamber aşkına, siz ne yapıyorsunuz? İktidar olarak, muhalefet olarak, asker olarak, bürokrat olarak sadece konuşuyorsunuz.

Bugün biz kapımızdaki korkunç tehlikeyi görmeyecek kadar Ulu Önder Atatürk’ün deyimi ile gaflet ve dalalet içerisindeyiz. Bir an önce uyanmalıyız bu kış uykusundan. Lütfen uyanalım, yan gelip yatmayalım, Allah aşkına, vatan millet aşkına ne yapacaksak yapalım.

Daha neyi bekliyoruz?..

***///***

Mehmet Şükrü Baş 21 Haziran 2010 Elazığ Nurhak Gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder