MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ
ALLAH NİYE BİZE PARA GÖNDERMİYOR?
Bu dünyada bizim gibi hiçbir işe yaramayan insanlar ne Ali’ye, ne de Veli’ye yaranırlar. Buda yetmez Allah’a kulluk görevini bile eksik yaparlar. Bu yüzden bu gibi insanların hâşâ Allah’la bile araları iyi değildir. Ne duaları kabul olur, nede iki yakası bir araya gelir bu gibi insanların. Oysa günümüzde O Yüce Mevla’m ile araları çok iyi olan insanlar da var. Bu insanlar dalar uykuya derdine çare bulur, sıkışınca Hızır yetişir, dara düşünce Cenab-ı Allah para bile gönderir. (*)
***
(*) TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, Elazığ’da ki kentsel dönüşüm işi için prosedürlerin yerine getirilmesi halinde, kaynağın mutlaka geleceğini belirterek, “Bize inanın, bak samimi söylüyorum belki burada söylemem doğru değil ama parayı bize Allah gönderiyor” diyor.
***
Bu söylem aklıma eski bir olayı getirdi.
Eski Maliye Bakanımız Kemal Unakıtan’ın beş kalp damarının tıkalı olduğu, acilen bay-pas gerektiği bildirilince eşi Ahsen Hanım “Kemal Beyin hastalığının tedavisi için Rabbine soruyor. “Eşimin nerede ameliyat olması daha iyi olur?' diye niyazda bulunuyor.
Ve içine “Amerika’ya gidin” diye bir his doğuyor. Ahsen Hanımda “Bize ABD'deki Cleveland diye... Bir yerin tarifi yapıldı bizde Amerika’ya gittik diyor. Kemal abi oraya gidiyor kalp damarları değişiyor hamt olsun turp gibi olup ülkesine dönüyor.
bitmiyor!..
Sakalı gür, nefesi gür, sesi gür bir vatandaşımız seçim öncesi derin uykusunda yatıyor iken rüyasına beyazlar içerisinde aksakallı birisi giriyor. Ve mışıl mışıl uyumakta olan bu vatandaşa “Behey fani ne yatıyorsun filan adam AKP’den aday oldu kalk ta ona çalış” diye ferman buyuruyor. Bunun üzere sakalı gür, nefesi gür vatandaş gecenin karanlığında kalkıyor abdestini alıyor tan yeri ağarır ağarmaz meydanlara düşüyor “Filan adamın” seçimi kazanması için canla başla mücadele ediyor. Hamt olsun o filan adam da seçimi kazanıyor.
***
Dini bütün bu insanlarımız yanında bizim gibi sivri dilli, yarım dinli insanlarda ağızlarını açıp aval aval olanlara bakıyor. Aklımıza Cenab-ı Allah’a soracağımız bir soru geliyor. “Yarabbi” diyoruz, “Bunlar senin kulun da hâşâ biz senin kulun değil miyiz?... Her ne kadar geçim derdinden olsa gerek ikindinin sünnetini kılıp farzını unutuyorsak da, Ömer Hayyam’ın deyimi ile feleğimizi şaşırıp “Gün ortasında sahura kalkıyorsak da ” yine de senin kulunuz.
Kemal abinin tedavisi için Ahsen Hanım’a uykusunda ta Amerikaları gösterirken, TOKİ başkanına çuval dolusu para gönderirken, birkaç kuruşta bize göndersen kıyamet mi kopar?.
Telefonlarımız kesildi, elektriğimiz, suyumuzda kesilmek üzere. Bakkal var, kasap var, manav var. Bunlar yetmiyor birde iki senedir bisiklet isteyen torun var. Senin anlayacağın halimiz berbat. Biz emekliyiz emekleme dönemindeyiz hükümetimiz bize bakmıyor tek umudumuz sende. Ne olur sende birkaç kuruş gönder bize.
Her ne kadar bunların arası seninle çok iyi olsa da, bizde senin kulunuz öyle değil mi? Bari bir kereye mahsus da olsa bir gece uykuya dalsak, dertlerimize deva versen, birazcıkta para göndersen ne olur yani?
Kıyamet kopmaz ya!.
Hep onlara mı vereceksin çuvallar dolusu paraları, paha biçilmez villaları, denize nazır arsaları, hanları hamamları hep onlara veriyor, deryada gemiciklerini yüzdürüyorsun.
Bize de metelik koklatmıyorsun. Sünme hâşâ biraz sesimizi yükseltsek “Bize de ver” desek günah üstüne günah yazıyorsun.
Peki, biz ne yapacağız?...
***///***
Mehmet Şükrü Baş 31 Mayıs 2010 Elazığ Nurhak Gazetesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder