31 Mayıs 2010 Pazartesi

ÇANAKKALE’Yİ GEÇEMEYENLER


















MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ
Gazeteci Yazar
Elazığ Nurhak Gazetesi Yazarı





































ÇANAKKALE’Yİ GEÇEMEYENLER


Geçen hafta 18 Mart Şehitler günü ve Çanakkale zaferinin 94. yıldönümünü kutladık. Tarihe bir göz attık. Yedi düvelin Çanakkale önünde Türk’ü haritadan silip yok edebilmek için bir araya geldiklerine şahit olduk.
İsterseniz o günlere yeniden dönelim.
Yıl 1915, aylardan Ocak. Yer Çanakkale. Denizde sayısız İngiliz ve Fransız filosu, karşıda İtilaf Devletlerinin, bir ulusu tarihten silmek, can damarı olan boğazlarını ele geçirmek adına bir araya gelmiş yarım milyondan fazla askeri gücü. Akif'in dediği gibi hayâsız bir akın, hayâsız bir ordu. Ve hayasız bir savaş. O dönemin en modern silahı ile donatılmış savaş gemileri. Ve bu gemiler içerisinde her milletten, her devletten bir araya gelmiş haçlı askerleri. Söz konusu bu gemiler o dönemin en büyük savaş gemileri en son silah ve mühimmatla donatılmış. Güvertesinde İki taraflı mübarek toprağımıza çevrili ateş kusan, kan kusan, ölüm kusan topları.
***
Karşı cephede sabah üzüm hoşafı öğlen yok akşam yine şekersiz üzüm hoşafı ve elinde çakaralmaz tüfeği ile üste yok, başta yok. Yokluklar içerisinde on beş - on yedi yaşlarında lise öğrencileri kınalı kuzulardan meydana gelmiş bir nesil. Akif’in dediği gibi; “Sanki Asım’ın nesli….”

Asım'in nesli... diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şüheda gövdesi, bir baksana dağlar, taşlar...
O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar,


Asım’ın nesli “Çanakkale Geçilmez” dedi ve Çanakkale geçilmedi. Baba ocağından, Ana kucağından, yar kucağından cepheye koşan 253 bin kınalı kuzudan hiç birisi geri dönmedi. Hepsi Şahadet şerbetini içti böylelikle Çanakkale geçilmedi.
***
O günün devasa savaş gemileri ve en modern silahları ile bire on insan gücü üstünlüğü ile Çanakkale’yi geçemeyenler bu gün kirli paraları ile mukaddes topraklarımızı elde ettiler.
Bakabilirseniz bu tabloya bakınız!...
***
Güvenlik sistemimizin beyni olan Türk Telekom’u Araplar,
Telsimi İngilizler,
Adabank ile Türkiye Finans’ı Kuveytliler
Petkim’i Ermeniler,
Başak Sigorta, İzocam, Döktaş ve TEB’i Fransızlar
Avea ile MNG Bank’ı Lübnanlılar.
Denizbank’ı Belçikalılar,
Demir Döküm ile Araç muayene işini Almanlar,
Finansbank ile Alternatif Bank’ı Yunanlılar.
Oyakbank’ı Hollandalılar,
Garanti'nin yarısını, Beymen'in yarısını, ve TGRT’yi (Fox) Amerikalılar,
Eczacıbaşı İlaç’ı Çek’ler,
Yapı Kredi'nin yarısını İtalyanlar.
Dışbank’ı Hollandalılar,
Süper FM’i Kanadalılar,
Şekerbank’ı Kazaklar,
Türkcell’in yarısını Finli'lerle Ruslar,
Enerjisa'nın yarısını Avusturyalılar,
Kuşadası Limanını ile Cbank’ı İsrailler,
İzmir Limanını Hong Konglular,
İETT Garajını Dubaililer.
***
Bütün satıp savmaları görüp de efkârlanmamak mümkün mü? Bunu da hesap eden ABD’liler efkarlanıp ta içtiğimiz iki duble rakımızı da SATIN ALDILAR…..
O gün 18 Mart 1915’ti o günlerde can veriyorduk ama vatanın bir çakıl taşını vermiyorduk.
Ya bugün?
Bu günse dost düşman demeden ucuz paha demeden yüz binlerce şehidimizin canları, kanları pahasına verilmemiş topraklarımızı ve o topraklar üzerindeki tesislerimizi o gün Çanakkale’yi geçemeyenlere atın tepsi içeresin de adeta ikram ediyoruz.
Söyleyecek söz yazacak kelime bulamıyorum…..
***
Kaynak: çeşitli siteler, konu ile ilgili haberler, makaleler ve e-postalar.
***///***
Mehmet Şükrü Baş 23 Mart 2009 Elazığ Nurhak Gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder