30 Mayıs 2010 Pazar

ATATÜRK'Ü ANLAMAYA BEYİN İSTER




MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ

mehmet_sukru_bas@mynet.com






ATATÜRK’Ü ANLAMAYA BEYİN İSTER

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, 2005 yılında göreve geldikten sonra sayısız radikal icraata imza attı. Aşırı muhafazakâr Ahmedinecad’ın talimatıyla ülkede batı pop müziği CD’lerin satışı yasaklandı. Giyim mağazalarının vitrinlerindeki mankenler kaldırıldı, batı stili saç tıraşı yaptıranlar gözaltına alınmaya başlandı ve başörtülerinin altından saçları görünen kadınlar tutuklandı. Tüm bu uygulamalara rağmen Ahmedinecad, İranlı mollalar tarafından “Şeriat kurallarını ihlal etmekle” suçlandı. İran’da krize yol açan olay Ahmedinecad’ın ilkokul öğretmeniyle karşılaşmasının ardından başladı.
Tahran’da düzenlenen 1 Mayıs İran Öğretmenler Günü kutlamalarına katılan Ahmedinecad, adı açıklanmayan ilkokul öğretmenini görünce hemen yanına gitti. Yaşlı kadını elinden öptü ve öğretmeni de Ahmedinecad’a sarıldı. Bu görüntü İranlı mollaları öfkelendirdi. Muhafazakâr gazeteler Ahmedinecad’ı yerden yere vurdu. “Ahlaksız” manşetiyle çıkan Hizbullah gazetesi, “Kan bağı olmayan bir kadına sarılması şeriat kurallarına aykırıdır. Bu tür bir ahlaksızlığın, dini ve kutsal değerleri ihlal etmek gibi büyük neticeleri vardır.” yorumunu yaparak Ahmedinecad’ı istifaya çağırdı.
Bankacılar paranın sahte olup olmadığını anlamak için, parayı ışığa doğru tutup içerisinde ATATÜRK filigranı var mı yok mu diye bakarlar. Siz de bir ülkenin ne olduğunu anlamak için o ülkenin topraklarında bir Atatürk’ün yetişip yetişmediğine bakın. Anlarsınız hürriyetin değerini, cumhuriyetin nimetlerini, demokrasinin güzelliğini.
***
İran Cumhurbaşkanı ne yapmış? Kendisini okutan yaşlı öğretmenini görünce insanlığının gereğini yaparak ellerinden öpmüş, öğretmenine vefa duygularını göstermiş. Öğretmeni de onu yetiştiren bir öğretmen olarak, öğretmenin de ana olduğuna inanarak öğrencisine sarılmış.
İşte burada mollaların mollacılığı tutmuş. Bunların nefisleri yufka ya hemen şehvet duyguları galebe gelmiş. “ Vay sen nasıl sokak ortasında öğretmenine sarılırsın?” diyerek Cumhurbaşkanı da olsa yaylım ateşine tutmuşlar adamcağızı. Onların gözünde yaşlı da olsa, sabi sübyan da olsa, yakın akraba da olsa nikâh düştü mü akla hemen yatak gelir. Onun için onlarda böyle bir samimiyet suçtur ve de büyük günahlardandır.
Bu yüzden kadınlarını, kızlarını kara çarşaf içine sokmuşlardır. Ola ki bir namahremle göz göze gelmesinler diye. Çünkü kadınlarına ve kızlarına güvenleri yoktur. Başı açık kadın onların nazarında cehennemlik kadınlardandır. Zira cennet ve cehennem onların tekelinde olan yerlerdir. Molladan icazet alınmadan cennete ve cehennem onların tekelinde olan yerlerdir. Molladan icazet alınmadan cennete gitmek mümkün mü?
İşte burada Atatürk’ü anlamanın, Atatürk ilke ve inkılâplarına sarılmanın bir zekâ işi olduğu, Atatürk’ü anlamaya beyin gerektiğini görüyoruz. Beyni olmayan insanların Atatürk’ü anlama ve tanıma imkânları yoktur.
Bir İran’a bakın, bir Irak’a bakın, bir Arabistan’a, bir Libya’ya bakın, bu coğrafyadaki tüm ülkelere bakın, bir de Türkiye’ye bakın. Gözünü sevdiğimi cennet vatanım Ulu önder’in kurduğu sistem sayesinde her insan fikren de hür, zikren de hürdür. Her Türk evladı hür doğuyor, hür yaşıyor ve hür olarak ölüyor. Her insan ibadetini istediği gibi yapıyor. Her insan öğretmenin de elini öpüyor, eli öpülecek insanlarında elini öpüyor. Türk, Allah’tan başka hiçbir güç karşısında secde etmiyor, eğilmiyor.
Bir de bu mollalara bakın. Çoğunluğu petrol denizinin üzerinde, hiçbir maddi sıkıntıları yok. Servet içerisinde yüzüyorlar; ama ayakları üzerinde durmasını beceremiyorlar. İlla ki birilerine bağlı olarak yaşayacaklar, illa ki el öpecekler, ayak öpecekler, şeyhin mollanın karşısında diz çökecekler, onlara secde edecekler.
Kula kulluk edecekler. İlla ki kadınları bir meta olarak görecekler.
Onların karakterinde bizimkisi gibi hür yaşamak yok. Onların tarihinde bir Atatürk de yok. Atatürk olmayınca onların yaşayışında tam bağımsızlık ve hürriyet de yok. Onların yaşayışında medeniyet de yok.
İrancılara önemle duyurulur…

***///***

Mehmet Şükrü Baş l01 Haziran 2007 Elazığ Nurhak Gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder