30 Mayıs 2010 Pazar

ATATÜRK ELAZIĞ’DA








MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ




















ATATÜRK ELAZIĞ’DA

Bugün 17 Kasım 2008!...
Bundan 71 yıl önce Ulu Önder Atatürk Elazığ’a teşrif etmişti. Bu gün bu mutluluğu yeniden yaşıyoruz. Onunla övünüyor, onunla gururlanıyoruz.
O günkü Elazığ bir ilçe büyüklüğünde bir yerdi. Atatürk tren garında indiğinde şehrin valisi, belediye başkanı ve geniş bir halk topluluğu karşıladı. O topluluk içerisinde dedelerimiz vardı. Ak saçlı dedelerimiz. Cephe görmüş dedelerimiz. Bin bir yokluk içerisinde aç ve açıkta kalarak kazma kürekle bu aziz vatanı kurtaran dedelerimiz. Kimisi kolunu kimisi ayağını cephede bırakmış gazi dedelerimiz vardı. Atatürk trenden iner inmez onların gözlerinden öptü “Vatan size minnettardır” Elazığ bu ülkenin yıkılmaz bir kalesidir diyerek gazilerine iltifat etti.
***
Aradan 71 yıl geçti.
Bu gün 17 Kasım 2008
Bugün yine şehrin Valisi, şehrin belediye başkanı 1937 yılında Ulu Önder’i karşılayan gazilerimizin göğüslerinden vatan sevgisi fışkıran torunları ile beraber birlik ve dirlik içerisinde el ele gönül gönüle tren garına inecekler, temsili de olsa Atalarını karşılayacaklardır.
İçlerinden birisi öne çıkacak ve!....

“Ey bu mübarek vatanı düşman çizmesinden kurtaran Ulu Önder Atatürk!
Bu gün kurtardığın bu sattı vatanı, bu aziz yurdu bölüp parçalamak isteyen dış güçlerin yanında adı Mehmet olan, Ahmet olan ihanet güruhları vardır. Bu gün bu ülkenin eyaletlere bölünmesini telaffuz eden beyni yıkanmış satılmışlar vardır. Bu gün senin için Atatürk böyleydi, şöyleydi diyecek kadar cehalet sergileyen unvanı prof olan, yazar çizer olan zır cahiller vardır. Bu gün senin getirdiğin ilke ve inkılâplara karşı olan, kurduğun cumhuriyetin özelliğini ve güzelliğini bilmeyen örümcek kafalılar vardır. Bu gün ‘Sattı vatan’ dediğin bu aziz vatanı dış güçlerle el ele verip ülkenin birlik ve beraberliğine kastetmek isteyen hainler vardır.
Ancak Atatürk Gençliği olarak biz de varız sevgili Atam, bizlerde varız.
Bizler sizin “Ben size ölmeyi emrediyorum” dediğiniz kahramanların torunlarıyız. Kurduğun ve bizlere armağan ettiğin cumhuriyetin bekçileriyiz. Bizler sağ olduğumuz müddetçe sizin mübarek emanetleriniz ay yıldızlı şanlı bayrağımızla birlikte hiçbir zaman hiçbir şekilde omuzlarımızdan inmeyecektir. Bize emanet ettiğiniz ilke ve inkılâplarınız bizimle birlikte yaşayacaktır.
Emanetiniz emin ellerdedir.

***
O Atatürk ki! Bu cennet vatanın her yöresine medeniyeti, eğitimi götürmek için aşılmadık dağ geçilmedik ova bırakmamıştır.
O Atatürk’ ki! Bir ömür boyu cepheden cepheye koşmuş taş üstünde, kar üstünde yatmış hastalanmış yaralanmış ancak yılmamış, yorulmamıştır. Cehaleti en büyük düşman kabul etmiş ve bir özdeyişinde “ En büyük düşman cehalettir, görüldüğü yerde ezilmelidir” diye buyurmuştur.
O Atatürk’ ki! Bu vatanı bir sattı vatan olarak bizlere emanet etmiştir.
***
Ulu Önder Atatürk yedi düvelin yanında cehaletle savaşmış aradan 71 yıl geçmiş bu kez torunları cehaletin yanında ihanetlerle de savaşır olmuşlardır. Aradaki tek fark o gün düşman belliydi. Bu gün düşman belli değil. Düşman pusuda düşman ihanet kuyusunda hançerini bilemiş bizi arkamızdan hançerlemek, birlik ve dirliğimize, bölünmez bütünlüğümüze kastetmek için fırsat kollamaktadır. Buna içimizdeki beyinsizlerde destek olunca her kayanın arkasına bir pusu kurulmuş, Mehmetçiğime ve aziz vatanıma cephe alınmıştır.
İçimizdeki hainlerin oluşumunda iç ve dış güçlerin ortak ihaneti vardır. İhanetin yanında cehalet vardır, gaflet vardır, delalet vardır.
Bugün bu yüzden gönlümüz kırık, içimiz buruktur.
***
Ama bilesiniz ki ey Aziz Atatürk!
Bizler Çanakkale’yi geçilmez kılan bir neslin torunlarıyız. Siz rahat uyuyunuz. Biz buradayız.
Allah’ın izni ile de Elazığ’ı da gaflet ve delalete, terör ve ihanete geçit vermeyen bir kale yapacağız. Bu ülkenin birlik ve bütünlüğü için, aydınlık Türkiye için var gücümüzle çalışacağız.
Bu bizim idealimiz, bu bizim andımızdır.
***
Millet olarak senin yolundayız,
Millet olarak sana minnettarız.
Adını koyduğunuz Elazığ’a hoş geldiniz, aziz atam hoş geldiniz.
***///***
Mehmet Şükrü Baş // 17 Kasım 2008 // Elazığ Nurhak Gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder