16 Ağustos 2010 Pazartesi

NİKAHA "EVET" UMREYE "HAYIR"

MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ

***///***

NİKÂHA "EVET" UMREYE "HAYIR"

68 senelik ömür güzergâhımızda neler gördük, neler geçirdik.”Düşün peşime” diyen yedi sefer gelip sekiz sefer giden bir Demirel gördük. “Koydum mu oturturum” diyen Özal’ı gördük. Kadayıfçı Erbakan’ı gördük.”Ben sizin bacınızım” diyen Tansu Sultan’ı gördük. Türkeş gibi, Karaoğlan gibi kurt liderler gördük fakat Erdoğan ve kabinesi gibi kıvrak manevralar yapan kendi ekseni etrafında 180 derece dönebilen bir hükümet görmedik

Adamlar efsunlu, adamlar söz ustası, laf cambazı, adamlar hakikaten siyasetçi. Hepsinde üstün bir manevra ve ikna kabiliyeti var.

Demokrasiyi lastik gibi istedikleri tarafa çekmekte mahirler,

Zeytinyağı gibi üste çıkmakta mahirler,

Toplumu etkilemekte mahirler,

İstediği kesimi suçlu göstermekte mahirler,

Söverler sövdü, döverler dövdü derler.

“Al ananı git” derler

***

Saymakla bitmeyen meziyetleri var.

Basın ile savaş halindeler,

Muhalefetle kavgalılar,

Yargı ile kavgalılar,

Ordu ile kavgalılar,

Ama onlar her zemin ve her zamanda haklılar.

***

Üniversite’yi ele geçerdiler, orduyu geçirmek üzereler.

Basın dâhil her muhalif sesi susturdular.

Sesini yükselten her kesimi sindirdiler, korkuttular.

Eğitimde, sağlıkta gereği gibi kadrolaştılar.

Ama ne yaptılarsa onlar demokrasi uğruna yaptılar. Görünürde onlar sadece, laik rejimi korudular,

Atatürk ilke ve inkılâplarını savundular.

***

Önlerinde iki engel vardı. Biri gitti biri kaldı.

Şimdiki hedefleri yargı yargıda ele geçirilince sancağı burca dikecekler

Padişahım çok yaşa diyecekler ve dahi bizlere de bu sözü söyletecekler.

Padişahım çok yaşa

***

Siyaseti günlük yaşantımızın her alanına soktular.

Camilere, türbelere üzerlerinde “EVET” yazan tişört ve şapkalarla girdiler. Şapka uysun uymasın her kafaya giydirdiler.

Okulda siyaset, yurtta siyaset, kışlada, camide, medresede siyaset, dahası türbelerde siyaset,

Resmi ve özel bütün kurumlarda siyaset odalarda siyaset.

***

Beykoz Belediye Başkanı bir nikâhta gelin ve damattan “EVET” cevabını aldıktan sonra çifte hitaben “12 Eylül’de de “EVET” demenizi bekliyorum dedi. Ortalık karıştı.

Tıpkı Türkiye’nin karıştığı gibi

Karıştırmakta ustalar,

Kışkırtmada mahirler.

***

AKP Genel başkan Yardımcısı Haluk İpek, MKYK'da parti yönetimini şöyle uyardı: Ramazan umresi için 80 bin kişi başvurdu. Büyük bölümü “EVET” oyu verecek insanlar. Bunlar Bayramı da Mekke'de geçireceklerinden referandumda oy veremezler. Bu nedenle bunların umre işlemleri bayram sonuna bırakılsın teklifini getirdi.

Ülkemizin geleceğine yönelik böylesine hayati önem arz eden bir teklif kaalâ alınmaz mı? AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'da teşkilata 12 Eylül'e kadar yurtdışına çıkış yasağı getirdi. Umreyi başka dönem yapın” dedi. Maazallah referandum kurban bayramına denk gelseydi hacca gitmeyi bile yasaklarlardı.

***

Nikâhta vatandaşın “EVET” demesini bekleyen zihniyet umre’ye “HAYIR” dedi. Mealen sizin referandumda evet demeniz umreden de hac faraziyesinden de daha hayırlıdır denildi.

Çok yerinde bir tasarruf, elhak doğru ve haklıdırlar. Elbette ki her şeyde olduğu gibi bunda da bir hayır vardır. Hayırlara vesile olur inşallah.

Türkiye genelinde üç bine yakın belediye bulunuyor. Bunların yarısından çoğu AKP’li her teşkilatta 20–25 kişi çalışsa yaklaşık 65 bin kişi eder. Zaten bunlar her sene “Ekmek elden, su gölden” misali ya umreye yâda Hac’ca gitmekteler. Bu senede gitmeseler ne çıkar.

Mühim olan referandumda evet demek evet dedirtmek.

Allah sonumuzu hayır eylesin sonumuz hayır olur inşallah diyor ve yazımı bir dörtlüğümle bitiriyorum.

Bir “EVET” için, elli sene gün saydım

Ne ettiysem demedin bir türlü “EVET”

İş işten geçti gayrı işe yaramaz

Çok yazık olur şimdi diyorsan “EVET”

***///***

14 Ağustos 2010 Elazığ Nurhak gazetesi ile aynı tarihli Malatya Hakimiyet gazetesinde yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder