30 Ağustos 2010 Pazartesi

KİŞİ (NİN) BAŞINA DÜŞENLER

MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ

mehmet_sukru_bas@mynet.com

KİŞİ (NİN) BAŞINA DÜŞENLER

Biz bu ülkede fakir fukara edebiyatını genellikle solculardan, solcu yazarlarımızdan, sol eğilimli siyasetçilerimizden duyardık. Onlar her seferinde fakir fukara edebiyatı ile işi idare eder, faal fabrikalarımızda, iş yerlerimizde kendilerine yakın sendikalar vasıtasıyla grevlere gider işçi haklarının korunması adına sendika ağalarının saltanatına zemin hazırlarlardı. Bunun boyutları zaman zaman o kadar genişledi ki bir sendika başkanı bir hükümet başkanına kafa tutar, yasaları hiçe sayardı.

Sendikaların gücü bir siyasi partiyi iktidara getirdiği gibi iktidardan indirmeye de yetiyordu. Ve bu durum ülkeyi bin bir kargaşadan sonra 12 Eylül öncesine getirdi.

Netekim 12 Eylül’de ihtilal yapıldı. Demokrasiye ara verildi.

***

Halkına aş ve iş vaadi ile iktidar olan AKP hükümeti iktidarları döneminde ne kadar fabrika ne kadar tesis varsa hepsini satılığa çıkardı. Ucuz paha demeden satıp savdı. Bunlar satılınca bu yerlerde çalışan işçilerimizde kapı önüne bırakıldı. Var olan işsizliğe yenileri eklendi. Bunlara yolsuzluğu yoksulluğu, yalanı ve talanı da ilave ettiğimizde cemiyeti bir çöküntüye doğru hızla yol aldı. Kişiler ve kurumlar arasında güven azaldı, bunalımlar başladı.

Üreten değil tüketen bir toplum olduk..

Hazıra dağ dayanmadı. Ve bu günlere gelindi.

Aşı işi olmayan vatandaş bunalımlara girdi. Cemiyette suçlular çoğaldı. Sudan bahanelerle insanlar öldürüldü. Irza namusa saldırıldı. 2002 yılında sıfırlayan terör zirve yaptı. Ülke her gün biraz daha kan kaybetti biraz daha fukaralaştı. Böylelikle “Fakir fukara garip gureba” diye bir sınıf yaratıldı ve bu slogan edebiyatımızda yerini almış oldu.

Sadeleştirecek olursak AKP iktidarında zenginler daha zengin olurken, orta tabaka dediğimiz işçi, memur, emekli, dul, yetim ve milletin efendisi dediğimiz köylü daha da fakirleşerek yoksullaştırıldılar. On milyonları geçen Asgari ücretliler boşta gezerler aş ve iş sahibi olmayanlar açlık sınırında yerlerini aldılar.

Böylelikle hükümet kendi yarattığı zümreye kendi sahiplenerek oy oranını artırdı.

Son krizle kırıntısı kalan umutlarda böylelikle tükenmiş oldu. İnsanlarımız bunalıma girdi. Esnaf sattığını yerine koyamadı. Dar gelirli vatandaşlarımız sağanak halinde gelen zamlar karşısında ne yapacaklarını bilemez oldu. Dolar fırladı. Dolara endeksli yaşantımız sebebiyle büyük bir kriz ortamı meydana geldi iş yerleri kapandı. Vatandaşın çoğu icralık oldu icra dairelerinde dosyalara yer bulunmaz oldu.

***

Başbakanımız ülkemizden teyet geçen kriz için en önemli tedbir “Dolardan uzak durulması”dır dedi. Dolardan kaçınacak, dolarla alış veriş yapmayacaksınız dedi.

Demesine dedi de Allah aşkına birisi bana dolarla alım satımı olmayan bir şey gösterin.

Dolara bağlı olmayan ne var ki?

Petrol mü? Elektronik eşya mı, beyaz eşyamı, yakacak mı, ilaç mı? Hava mı, su mu? Benzin mi, mazot mu, doğal gaz mı?

Gazete mi, kitap mı?

Enflasyonu azdıran ve hiçbir zaman hızına ulaşılmayan ev kiraları mı?

Her türlü alış verişimiz dolarla olmuyor mu?

Hal böyle olunca!... Gelir dağılımı gittikçe daha da adaletsiz bir hal alıyor. Akan her musluk zenginin çanağını dolduruyor. Fakirin tarlasına damlası düşmeyen iktidar nimetleri zenginin küpünü doldurmaya devam ediyor.

Demek ki bu ülkede başına taş yağanlarda var dolar yağanda.

Başına taş yağanlarda Sayın Başbakanımızın hiçbir zaman ağzından düşürmediği “Fakir fukara, garip gureba” oluken, bankalarda milyar TL’nin üzerinde hesabı olan tuzu kurularında başına adeta gökten dolar yağıyor.

Tıpkı güncel bir fıkra gibi:

***
Amerika`dan döner dönmez, elindeki kocaman bavulla Meclis kürsüsüne çıkan Bakan; "Bu bavulun içinde tam 14.3 milyar dolar var." demiş.
Arkasından da sormuş:
“- Bu parayı nüfusumuza bölersek, kişi başına kaç dolar düşer?
Milletvekilinin biri derhal ayağa kalkarak cevap vermiş:
- 26 milyon dolar!..
- Ama 14.3 milyarı, 70 milyona böldüğümüzde 26 milyon çıkmaz ki?..
- Ben, 70 milyona bölmedim ki...
- Kaça böldün?
- 550`ye!..”

***

Bizde ülkenin bütün gelirlerini bankalarda milyar liranın üzerinde hesabı olan kişilerle meclisteki 550 kişiye böleriz olur biter. Aksi halde adil bir gelir dağılımı ile hareket edersek fakir fukara, garip gureba edebiyatını nasıl yapacağız?

Bu milleti nasıl kandıracağız?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder