30 Ağustos 2010 Pazartesi

KİŞİ (NİN) BAŞINA DÜŞENLER - 2 -

MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ

mehmet_sukru_bas@mynet.com

KİŞİ (NİN) BAŞINA DÜŞENLER (2)

Kim ölçüyor?

Nasıl ölçüyor?

Ne zaman ölçüyor?

Bilmiyorum.

Anlı şanlı büyüklerimizin, cennetmekân siyasilerimizin dediklerine göre ülkemizde kişi başına düşen gayri safi milli hâsıla en son verilere göre 13.920 (On üç bin dokuz yüz yirmi) dolar imiş.

Nasrettin hocaya sormuşlar dünyanın ortası nere diye? Hoca hiç düşünmeden “Eşeğimin bağlı olduğu kazığın çakıldığı yer” demiş. Bu cevaba inanmayanlar “Nereden belli” değince hoca:

“İnanmıyorsanız ölçünüz” demiş.

Şimdi sizde Gayri Safi Milli Hâsılanın 13.920 dolar olduğuna inanmıyorsanız bir dilekçe ile Maliye Bakanlığından sorabilirsiniz.

***

Ağrılı Ömer Çetin, fakir fukara garip gureba bir ailenin tek çocuğuydu. Daha 22 yaşında hayatının baharındaydı. Bu yıl liseyi bitirmiş Muğla Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesini kazanmıştı. Beş çocuklu bir ailenin tek erkek çocuğuydu. Babası ise inşaatlarda çalışan gözleri az gören birisiydi.

Ömer Çetin okullar tatil olunca inşaatlarda beden işçisi olarak çalışmaya başladı. İşi zordu, ama çalışmak zorundaydı gerek kendisinin üniversite’de okuyabilmesi gereksi iki kız kardeşinin lisedeki eğitimlerini tamamlaya bilmesi için paraya ihtiyaçları vardı. Başka bir güvenceleri de yoktu.

***

Amcaoğlu kaymakam olan Ömer Çetin kendisinin de bir gün böyle bir makama gelebilme umuduyla gecesini gündüzüne katıyor yoksul bir hayat yaşamalarına rağmen derslerini aksatmıyordu. Hayalinde amcaoğlu gibi kaymakam olmak vardı. Bir ay önce Ataşehir’deki bir Lise inşaatında yevmiyesi 30 liradan çalışmaya başladı.

Amelelik zor işti. Körpe bedeni bu kadar ağır bir yükü kaldıramıyordu ama eli mahkûmdu. Çalışmak zorundaydı. İşi ne kadar zor olursa olsun para biriktirmeliydi. Çünkü gelecekleri bu birikime bağlıydı.

***

O gün yine işini yapmak, yevmiyesini almak için yerden 20 metre yükseklikteki iskeleye çıktı ve bir anda dengesini kaybederek yere düştü. 5 Eylül’de okuluna gitmeye hazırlanan Ömer Çetin bu hayalini gerçekleştirmeden yirmi metre yükseklikten beton zemine çakıldı ve oracıkta hayatını kaybetti. Acı haber ailesine ulaştığında hanelerine ateş düştü. Ana ve baba ile dört kız kardeşin gözlerinde yaşlar kurudu. Ağlayabilselerdi belki ferahlayabilirlerdi ama ağlayamıyorlardı. Hıçkırıklar boğazlarında kör düğüm olmuştu. Çünkü Ömer Çetin bu ailenin sığınacağı bir liman, geleceklerindeki umuttu. Ömer’le birlikte bu ailenin bütün umutları da yıkılmış oldu.

***

Bizimde gözlerimizde yaşlar kurumadan Cennetmekân Necip Fazıl Kısakürek’in “DESTAN” şiirinden bir bölüme kulak verelim. Ömer Çetin’ler için ne diyor büyük usta?...


Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden,

Çekiyor tebeşirle yekûn hattını âfet;
Alevler içinde ev, üst katında ziyafet!
Durum diye bir laf var, buyrunuz size durum;
Bu toprak çirkef oldu, bu gökyüzü bodurum!

Öttür yem borusunu öttür, öttür, borazan!

Bitpazarında sattık, kalkamaz artık kazan!

Allah'ın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.

Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!
Kubur faresi hayat, meselesiz, gerçeksiz;
Heykel destek üstünde, benim ruhum desteksiz.

***///***

Mehmet Şükrü Baş 30 Ağustos 2010 Malatya Hâkimiyet Gazetesi


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder