MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ
ZAVALLI ELAZIĞ – ZAVALLI SANAYİ –
ZAVALLI SİYASET -II-
Türk Halk Müziğinin önemli isimlerinden Ali Ekber Çiçek’in ünlü bir türküsü vardı. “Derdim çoktur hangisine yanayım // Yine tazelendi yürek yarası // Ben bu derde nerden derman bulayım // Meğer dost elinde ola çaresi.” Derdi ve derdine bir çare ararcasına “Efendim efendim benim efendim // Benim bu derdime derman efendim.” Diyerek adeta feryadı figan ederdi.
Şimdi aynısını biz yapıyoruz. Elazığ’ın üzerinde dolanan kara bulutları görünce on binleri aşan işsizlerimizi bir çay parasına muhtaç gençlerimizi, bunların içerisinde bulundukları çaresizliği görünce “Bizim bu derdimize derman efendim” diyerek bizde bir yerlere yakarıyoruz.
Duyan var mı?..
Yok!...
Kendimiz çalıp kendimiz söylüyoruz.
***
Bir şehir düşününüz. Dört yol değil beş yol kavşağında. Dört bir yanı suyla çevrili, Uluova, Altınova ve Kuzova gibi üç devasa ovaya sahip. Üzerinde bulunduğu coğrafya her türlü kalkınmaya, her türlü zenginliğe müsait. Bu coğrafyada tarım yapılır, hayvancılık yapılır, besicilik yapılır, balıkçılık yapılır. Bunlar yapılınca da sanayisi kalkınır vatandaş aş ve iş sahibi olur. Ama ne yazık ki bunların hiç birisi yapılmıyor. Bu şehirde “vay nefsim” denilen bacadan başka hiç bir baca tütmüyor.
Türkiye İş Kurumu Elazığ İl Müdürlüğü 2010 yılında yaptığı resmi bir açıklamada Elazığ’da kayıtlı işsiz sayısını 15 bin 217 olarak gösteriyor. Bu rakam dediğimiz gibi resmi rakamlar, geçen seneye ait rakamlar. Bu rakam iş kura kayıtlı işsiz sayısın gösteren rakamlar. Birde İş Kura kayıtlı olmayan işsizlerimiz var ki bunların da toplamı üçü beşi bulur ki nereden bakarsanız bakınız bu şehrin 20 milyona yakın gencecik evlatları işsizlik pençesinde kıvranıyor. Bunların ortalama yaşları 20–30 arasında, yani bu insanlarımız ömrünün baharında yokluk ve sefalet kıskancında inim inim inlemektedir.
İşin vahim ve acı tarafı ise gerek siyaset sahnesinde gerek ekonomi ve ticaret sahnesinde Elazığ her yönü ile örnek şehir gösterilip göklere çıkartılıp adeta insanla dalga geçiliyor.
***
İşbu kadarla da kalsa buna da şükür diyeceğiz ama kalmıyor. Birde madalyonun acı ve çirkin bir tarafı var.
Yine sözlerime dürüst ve ilkeli iş adamlarımızı müteşebbislerimizi tenzih ederek başlayayım. Çünkü onlar bu şehrin medarı iftiharları. Onlar fakirin fukaranın umutları, onların işyerleri, mağazaları fabrikaları nice ailelerin ekmek kapıları dolayısıyla bu gibi insanlar bu şehrin eli öpülecek değerli insanlarıdır.
Gel gör ki!...
Bu şehirde işveren kisvesi altında yanında çalıştırdığı gencecik yavrularımızın daha da ileri gidersek her türlü özür gurubundaki çocuklarımızın alın terlerini çalmakta, onların haklarını gasp etmektedirler. Yanında çalıştırdıkları işçilerin sigorta primini yatırmamakta içeride biriken onlarca aya ait maaşlarını vermemekteler. Sesini çıkaranı ise bir bahane ile kapı önüne koyup tazminatlarını dahi ödememektedirler. Bunlar devletten aldığı prime rağmen 250 liraya aylık işçi çalıştırmaktan geri kalmayan helali haramı utanmayı, sıkılmayı, bilmeyen insanlardır.
İşte bunlar dürüst ve ilkeli müteşebbislerimizin özverili iş adamlarımızın yüz karalarıdır. Ne yazık ki bunlar işadamı kisvesi altında kasıla kasıla gezmekte, tüyü bitmemiş yetim hakkını gasp etmekteler. Devleti kandırmakta insanlarımızı dolandırmaktadırlar.
***
Sanayimizin, işadamlarımızın şehrimizin imajını kirleten bu gibi insanlarla her kesimin herkesin mücadele etmesi gerekir. Devletin bütün kurum ve kuruluşları ile birlikte bu gibi sözüm ona iş adamlarının oyununu bozmalı vatandaşının hak ve hukukunu korumalıdır. Bu devletimizin asli görevidir.
Özetlersek Elazığ sanayisi bu gibi iş adamlarının varlığı ve kötü niyeti ile gün geçtikçe itibarını kaybetmekte güvenini yitirmektedir.
Elazığ’ın yurt genelindeki iller bazında ihracatta 61.sırada kalkınmış iller sıralamasında ise 46 sırada oluşunu kimlere ithaf etmemiz gerekiyor?
Bu zihniyette olan iş adamlarımıza mı?
Bunların varlığına göz yuman bürokratlarımıza mı?
Ticaret ve Sanayi Odamıza mı?
Beş tane Milletvekilimize mi?
Belediyemize mi?...
Kime?...
Elazığ ve Elazığlılar bunu hak ediyor mu?
Hayır!...
Elbette ki etmiyor ama menüde bunlar var. Yersen de bu yemesen de bu!...
Bu seri yazımızın son bölümü olan “Zavallı siyaset’e” yarın değineceğiz sevgili okurlarım sağlıcakla kalınız.
***///***
Mehmet Şükrü Baş 19 Ocak 2011 Elazığ Nurhak Gazetesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder