MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ
ZAVALLI ELAZIĞ – ZAVALLI SANAYİ
ZAVALLI SİYASET -III-
Bu başlık altında yayınladığımız seri yazımızın daha evvelkisinde “Zavallı Elazığ’ı” ondan sonraki yazımızda “Zavallı Sanayimizi” Bu günkü yazımızda da “Zavallı Siyaseti” konuşacağız.
***
Bir şehir düşününüz sevgili okurlarım.
Beş milletvekili kontenjanı olsun. Bu şehir sekiz senedir iktidar olan iktidar partisine milletvekillerinin beşini de versin. Üstüne Belediye’yi de versin, üstüne referandumda halkın yüzde 82’si yapılan halk oylamasına “Evet” desin. Ve…..
Bu şehir üniversitesi ile sivil toplum kuruluşları ile ekonomisi ve sanayisi ile arpa boyu ilerlemesin. Sekiz yıl boyunca ninnilerle uyutulsun. Kâğıt üzerinde gelişmiş ve kalkınmış iller arasında gösterilsin. Ekonomisi ile sanayisi ile eğitimi ile göklere çıkartılsın. Elbette ki bu masallara inananlar inanır ama biz inanmayız çünkü görünen köy Kılavuz istemiyor. Bu şehirde taş taşın üzerine konulmuyor, bu şehirde yirmi milyona yakın gencimiz aş ve iş peşinde koşuyor.
Bu şehirde aş yok, bu şehirde iş yok.
Bu şehirde yarınlara umut yok…
***
Bir şehir düşününüz sevgili okurlarım.
Beş milletvekili kontenjanı olsun. Bu şehir sekiz senedir iktidar olan iktidar partisine milletvekillerinin beşini de versin. Üstüne Belediye’yi de versin, üstüne referandumda halkın yüzde 82’si yapılan halk oylamasına “Evet” desin. Böyle bir şehir nerede olursa olsun tabiri caizse direkleri altından olur.
Oldu mu?...
Hayır!...
Bırakınız bu şehrin direklerinin altından olmasını direkleri çatırdıyor, kubbe yıkılmak üzere…
***
Bu şehir hep verdi…
Birileri geldi “Ben sizin içinizden biriyim” dedi. Halk onu seçti vekil oldu bakan oldu ama tatmin olmadı bir siyasi partiye genel başkan oldu halkımız “İçimizden biri” diyerek yine arkasından koştu iki üç dönem peşinden gitti. Yapılan seçimde yine kazandı ama başında olduğu siyasi parti baraj altında kaldı yıllarca arkasından koşan kendisini vekil yapan, bakan yapan genel başkan yapan bu halka bir “Allahaısmarladık” demeden bir teşekkür etmeden arkasına bile bakmadan çekip gitti.
Gidiş o gidiş…
***
Bu şehir hep verdi.
Karşılığını beklemeden, enine boyuna düşünmeden verdi.
Bu şehir iktidara beş milletvekili verdi. İktidara güvendi seçtiklerine güvendi. Çoluk çocuğumuz aş iş sahibi olur şehrimiz zenginleşir, biz zenginleşiriz gayri sırtımız yere gelmez dedi.
Zavallı halkımız sırtı yerden kalkmadı ki.
Bırakınız zenginliği aşa işe muhtaç hale geldi.
***
Bu şehir hep verdi.
Kim geldiyse ardından koştu, ona inandı ona güvendi ne acıdır ki istisnalar kaideyi bozmasa da hep hayal kırıklığına uğradı, güvendiği dağlara kar yağdı.
Hiçbir arzusu gerçekleşmedi bütün umutları bahara kaldı…
Bakalım baharda ne olacak?...
Dağ mı fare doğuracak faremi dağ doğuracak?...
Bekleyelim görelim yoksa siyaset sahnesine yeni yeni vatan kurtaran aslanlar mı çıkacak?...
Bu serinin son yazısını bir şiirimizle noktalayalım. Sağlıcakla kalınız.
*
SARI ÇİZMELİ MEHMET AĞA
Taşlamalar
***
Sarı çizmeli Mehmet ağa, yine iş buldun,
Geldi ya seçim vakti, adam yerine kondun.
Yarın seçim günü gidip de oy vereceksin,
Beş sene sırtlayacak, kişiler seçeceksin.
Siyaset trenine, beş yüz kişi binecek,
Bunları seçmek için, insanlar didişecek.
Seçim sonrası yine aynı hamam aynı tas,
Sadece ve sadece, tellaklar değişecek.
Sen yine Mehmet ağa, aşa ekmeye muhtaç,
Şifa olmaz sana ne penisilin, ne ilaç.
Neylersin ki kural bu, düzen böyle işliyor,
Tarak yenilense de, kafalar değişmiyor.
***///***
Mehmet Şükrü Baş 21 Ocak 2011 Elazığ Nurhak Gazetesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder