15 Aralık 2010 Çarşamba

SİLAHLANAN TÜRKİYE

MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ

mehmet_sukru_bas@mynet.com

SİLAHLANAN TÜRKİYE

HÜKÜMETE PARA LAZIM OLUNCA!...

Geçtiğimiz Pazartesi günü ulusal basınımızda yer alan bir haberde “TBMM Silah Alt Komisyonu silah lobilerinin isteği doğrultusunda silah bulundurma yaşını 18’e indirdi” deniliyordu.

Haberin devamında…

TBMM Silah Alt Komisyonu, silah lobilerinin isteği doğrultusunda silah bulundurma yaşını 18’e indirdi. Tasarı Meclis’ten geçerse isteyen beş silah ruhsatı alabilecek, bu silahların ikisini de üstünde taşıyabilecek. Ayrıca, silah almak için artık tam teşekküllü hastaneden heyet raporu da gerekmeyecek. Eski sabıkalılara silahlanma izni verilecek. İnternette de silah reklâmı yapılabilecek.” İfadeleri yer alıyordu.

Akla ve mantığa aykırı bu oluşumda akla gelen tek şey Hükümetin milyonlarca insana silah taşıma ruhsatı vermesi ile elde edilecek milyarlarca liralık bir gelirin seçim arifesinde kullanma iştahının kabarmasıdır.

Ver parayı al ruhsatı.

Tak beline çifte tabancayı çık sokağa bas narayı…

“Var mı bana yak bakan?...”

HÜKÜMET NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?

Yukarıda yer alan haberi okuduğumuzda ister istemez aklımıza “Hükümet ne yapmaya çalışıyor?” sorusu geliyor.

Toplumumuz gerek geçim sıkıntısından gerek eğitim ve kültür noksanlığından, gerek terörden, gerekse özentiden zaten bir barut fıçısı üzerinde oturuyor. Bir kibritle parlayacak durumda.

Arkadan gelen aracın sürücüsü korna çaldı diye kafasına sıkan bir zihniyeti silah ile güçlendirmek hangi aklın ürünüdür?

Sormak soruşturmak gerek.

***

Bir yandan açılım denilen tehlikeli labirent, bir yandan milletimizde var olan terör korkusu toplumumuzu rayından çıkaran unsurlar olurken genç nesillerin pür dikkat izlediği aşiret ve mafya dizileri silahı cazip hale getirmeye yetiyor. Bu olumsuzluklar cemiyetimizde sokak anarşisini tetiklemekle kalmıyor sudan sebeplerle adam öldüren, yol kesen, gasp eden, adam kaçıran psikopatların yaşadığı bir ülke haline getiriyor. İşte bu sebeplerden ötürü kapkaçların, soygunların hızla arttığı bu cennet vatanımız yaşanılmaz hale geliyor.

***

Ülke bu hele gelince büyük şehirlerimizin Teksas’tan farkı kalmıyor. Bir vakfın verilerine göre ülkemizde yılda dört bin kişi ateşli silahlarla öldürülüyor. Binlerce insanımız ise yaralanıyor. Her on kişiden birinde silah bulunuyor. Hükümetimiz bu oranı eksik görmüş olacak ki her on kişiden dokuzunu silahlandırma yoluna gitmekte bir beis görmüyor. Hatta hatta eski sabıkalılara bile silah vermekte tereddüt etmiyor.

Amaç nedir bilene aşk olsun.

NEREYE GİDİYORUZ?...

İllerde valilerimiz ilçelerde kaymakamlarımız idarecilerimiz öğretmenlerimiz öğrencilere “Eline bıçağı değil kalemi al” dediği kadar desin. Bu sistemde bu tez geçerli olamaz.

Çünkü!...

Her sokakta, her köşe başında insanın ilgisini çeken rengârenk çeşit çeşit kesiciler satılmaktadır. Yarın bu yasa çıktığında yapılacak tabanca reklâmı ile bunların yanına çeşit çeşit tabancalarda konulacaktır. Orta öğretim çağındaki çocuklar bile silahlanacaktır. Ateşli silahlar cep telefonu gibi parası olanın cebine girecektir. Ve bu tufanı hiç kimsede durduramayacaktır. Buda gösteriyor ki bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete. Hem de öyle sıradan bir kıyamet değil, geri dönüşü ve pişmanlığı olmayan bir kıyamete.

***

Çıkarılmasında ihtiyaç duyulan bu gibi yasaların çıkarılış nedeni hükümetin gelecek seçimlerde bol keseden dağıtabilmesi için ihtiyacı olan büyük paraların teminidir. Başka varsayımlar olsa da o varsayımları düşünmek bile istemiyorum. Yoksa hiçbir hükümet gelecekte ülkesinin başına büyük belalar saracak böyle bir yasanın çıkmasına evet demez ve diyemez.

Çünkü silaha kolaylıkla ulaşılabilen bir toplumda silah sesleri dindirilemez. İnsanların eline silah alması cinayet işlemeye hazır olması demektir. Hele ki nüfusun yarısına yakını cahil olan bir toplumda, hele ki otuz yıldır terörle iç içe olan bir toplumda, hele ki manyağı ve psikopatı bol olan bir toplumda, hele ki caydırıcı yasaları olmayan, idarecileri zayıf bulunan toplumda…

Düşündükçe tüylerim diken diken oluyor. Allah sonumuzu hayreylesin…

***///***

15 Aralık 2010 tarihli Elazığ Nurhak Gazetesi ile aynı tarihli Malatya Hâkimiyet Gazetesinde yayınlanmıştır. M.Ş. Baş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder