7 Temmuz 2012 Cumartesi

VİRAN OLAN HARPUT'UN VİRAN OLAN KÜLTÜRÜ

MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ



mehmet_sukru_bas@mynet.com







VİRAN OLAN HARPUT’UN VİRAN OLAN KÜLTÜRÜ






Günışığı Gazetesinden sevgili Vedat Yetik acıda olsa çok önemli bir gazetecilik başarısı göstererek “Harput’taki Tarihi Ulu Cami minaresinin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunun” haberini yapmış.


İsterseniz Vedat Yetik’in söz konusu haberinden bazı paragraflara bir göz atalım ne diyor Sayın Yetik?


***


“1156–1157 yıllarında Harput’un Artuklu Hükümdarı Fahrettin Karaaslan tarafından yaptırılan ve günümüze kadar ayakta kalmayı başaran tarihi Ulu Camiinin eğik minaresi yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya” olduğunu haber veriyor.


Bu çok acı ve önemli bir haber… Bu haber doğrultusunda yılların ihmaline uğramış tarihi minarenin onarımı yolunda gerekli adımlar derhal atılmalıdır.


***


Vatandaşın üzülerek, acıyarak baktığı ve adına “Virane Harput” dedikleri tarihi beldenin en önemli tarihi yapılarından birisidir Ulu Camii… Ulu Cami yılların ihmaline rağmen bu güne kadar ayakta kalması bizim en önemli kültür varlığımızdır. Ne yazık ki bizler bu mirası hor kullanmış tarihi değerini anlayamamışız.


Bu anlayış doğrultusunda Ulu Cami’nin eğri minaresinin yıkılmaya yüz tutması gayet doğal değil midir?


Üfürdüğümüz vakit mangalda kül bırakmıyoruz. Harput’ta bunu yaptık, Harput’ta şunu yaptık diyerek övünüyoruz. Oysa ortada övünecek bir durum değil dövünecek bir durum vardır.


Çünkü Harput Har olmuştur, Harap olmuştur.


Çünkü Harput viran olmuştur.


***


Bu konuda ele aldığımız onlarca yazımızda Harput’un tarihi dokusuna zarar verilmemesi, Harput’un bir mezarlıklar beldesi olmaktan kurtarılması, tarihi mekânların restore edilerek gelecek nesillere bırakabileceğimiz en önemli bir miras haline getirilmesini yazmıştık.


Neylersin ki!


ULUCAMİ ÖNÜNDEKİ KARADUT BU MÜBAREK MEKÂNA OLAN SAYGISINDAN EĞİLİYORDA BU ŞEHRİN ŞEHREMENİ, BU ŞEHRİN İLERİ GELENLERİ, BÜROKRATLARI, BU ŞEHRİN SİYASETÇİLERİ, BU ŞEHRİN KÜLTÜR ADAMLARI BİR KARADUT KADAR DUYARLI VE KÜLTÜRÜNE BAĞLI OLAMIYORLARSA SÖYLEYECEK HİÇ BİR ŞEY YOK DEMEKTİR.


Öyleyse bizde nesirle anlatamadığımız Harput hakkındaki görüşlerimizi yıllar önce kaleme aldığımız bir şiirle dile getirelim. Belki duyan olur, belki kılını kıpırdatan, gereğini yapan olur.


İşte söz konusu o şiirimiz…


HARPUT


Kıvrım kıvrım yollarında


Güller açar bağlarında.


Ta çocukluk çağlarımda,


Gönlümdeki sevda Harput.






Hoyratıyla mayasıyla,


Abu hayat havasıyla.


Hele çayda çırasıyla,


Dillerdeki Türkü Harput.






At üstünde Balak gazi,


Seyir eyler Elaziz'i.


Değerlerin en azizi,


Tarihimde onur Harput.






Sanki Cennet manzarası,


Delilosu, tamzarası.


Dört mevsim bahar havası,


Yaşanacak belde Harput.






Sayfa sayfa tarih yatar,


Şu kalbimde nabzın atar.


Sende güneş başka batar,


Ecdadımdan miras Harput.






Kucağında ben kardeşin,


Bulunmaz bir başka eşin.?


Damla damla tükenişin,


Yüreğimde yara Harput.


**


Bu yaranın iyileşmesini, açık hava müzesi konumundaki gururumuz Harput’un, bu ecdat mirasının gelecek nesillere sapa sağlam intikal ettirilmesini temenni ediyor ilgili ve yetkililerin vakit geçirmeden gereğini yapmasını diliyorum.






***///***


Mehmet Şükrü Baş 17 Nisan 2012 Elazığ Nurhak Gazetesi













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder