23 Mart 2012 Cuma

SALİHLİ RÜYASI - II -





MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ
mehmet_sukru_bas@mynet.com

SALİHLİ RÜYASI –2–
Dünden devam)

Dünkü yazımızda dilimizin döndüğünce sizlere Salihli Rüyasını anlatmaya çalıştık. Ama bu öyle bir rüya ki insanın “rüyalar gerçek olsa” şarkısıyla birlikte anlatması gerekiyor. Hakikaten bazı rüyalar hiç bitmese demek geliyordu içimizden…
***
Tarih 03 Mart 2012…
O sabah ikamet ettiğimiz Kurşunlu Kaplıcaları’nda bülbül sesiyle uyandık. Mübalağa etmiyorum değerli okurlarım. Hakikaten bülbül sesleri güneş ışıklarıyla birlikte yükseliyor insanın ruhunu bedenini ısıtıyor, şairlere ilham veriyordu.
Kar, güneş, doğa ve bülbül…
Doğanın canlandığı, dalların yeşerdiği baharın müjdelendiği bir gün… Böyle bir ortamda şair olmamak mümkün müydü?
İşte ülkenin dört bir yanından Salihli’de yaşanacak bu coşkuya koşarak gelen şairler, yazarlar, saz ve söz ustaları…
Hakikaten o gün çok farklı bir gündü.
Bir tabiat harikası olan Kurşunlu Kaplıcalarında mevsimi olmamasına rağmen gözle görülür bir kalabalık vardı. İstanbul’dan gelen İTÜ Emekli Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burhan Tarlabaşı ve muhterem eşleri, “Seksen üç bahar yaşadım//Geldim bugünlere//Çocuklarım, torunlarım//Işık tutuyorlar geleceğime” diyen Ahmet Otman kardeşimin ifadesiyle şiirin annesi Neriman Ertem ve dünya tatlısı kızları bulundukları yere ışık saçıyorlardı.
Ankara’dan İsmet bora Binatlı üstadımız ve kapı komşumuz Nevin Kurulur,
İzmir’den eli öpülesi bir güzel Kamile Yeşiltepe, İsmail Göktaş ile Ercan Doğu,
Elazığ’dan ben ve kadim dostum R.Mithat Yılmaz,
Muğla’dan Nabide Kılınç,
Antakya Hatay’dan Nevra Çağlayan,
Turgutlu’dan beste fabrikatörü Musa Kalkınç,
Salihli’den bu gibi faaliyetlerin mimarı Ahmet Otman, Ahmet Boztaş, Ceylan Noyan, Emine Uysal, Gülgün Yalvaç, Hasan Sönmez, Hüseyin Karaman, İsmihan Işık Sarıgedik, Nezaket Özdemir, Osman Özel ve Sedat Günay ile diğer şair ruhlu gönül dostları nezaket, edep ve saygı içre bulunduğumuz yeri şenlendiriyorlardı.
Ben Türkiye’nin onlarca vilayet ve ilçelerinde yapılan şiir etkinliklerine katıldım ama hiç birisinde şairlerin bu kadar kısa bir zaman diliminde bu kadar sıcak ve samimi bir şekilde kaynaştıklarını, kucaklaştıklarını görmedim.
O ne samimiyet, o ne incelik ve o ne güzellikti…
Yoksa bütün bu güzellikler bu yöreye ait bir özellik miydi?
***
Saatler 14’ü gösterdiğinde Salihli Belediyesine ait tiyatro salonunda gazeteci-şair-yazar-sunucu-basın ve halkla ilişkiler uzmanı gibi pek çok meziyetleri ile Salihli’de haklı bir yer edinen Gülgün Yalvaç hanımefendinin o muhteşem sunumu ile adeta bir şairler resmigeçidi sahneye konuldu.
Salon tıka basa dolu olmasa da ilçenin sanat ve şiir sever kaymakamı Sayın Erhan Peynircioğlu ve çok sevilen Belediye Başkanı Sayın Mustafa Uğur Okay ile protokole mensup diğer misafirlerin sonuna kadar izleme nezaketini gösterdiği şiir şöleni hakikaten muhteşemdi. Şairler biri birinden güzel şiirlerini gitarist Hakan Karcı’nın eşlik etmesiyle gönüllere nakşederken kameralar çekim yapıyor, Cem Yıldırım durup dinlenmeden bu güzel organizeyi resmediyordu.
***
Sihirli kavalı ve ölümsüz besteleri ile güne damgasını vuran İTÜ Emekli Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burhan Tarlabaşı dinleyenlere adeta bir resital sunarken şairlerin Kamile Sultanı Kamile Yeşiltepe hanımefendi…
*
Seni sevmek bir tanem mutlu olmaya yeter
Bu sevdan çekilmezdi özlemin olmasaydı.
Dikenler arkasında beyaz güller de biter
Bu sevdan çekilmezdi özlemin olmasaydı.
*
Diyerek gönül tellerimizi titretiyordu. Akabinde…
*
Anladım bir yalanmış masalmış bunca yaşam
Bir varmış bir yokmuş, diye hep anlatılan.
Kaç yıl yürüdüm bilmem yorgun bacaklarımla
Bir özlemle bakarım ardımdaki yıllara…
*
Diyen şiirin annesi Neriman Ertem Hanımefendi hele biz yaştaki insanları yıllar ötesine götürüyor, şiirin güzelliğini ilmik ilmik örüyordu.
Elazığ’dan gelen şairimiz sevgili kardeşim R. Mithat Yılmaz ise şiiriyle Salihli’nin bir profilini çizmekle kalmıyor Salihli’nin kültürüne kalıcı bir eser armağan ediyordu.
Bütün şairlerimiz dinlenmeye ve alkışlanmaya hakikaten değerlerdi…

ŞÖLEN SONA ERİYOR

O akşam belediyeye ait Bizim Ev Sosyal Tesislerinde verilen yemek bütün hazirunun katılımı ile sazlı, sözlü bir konsere dönüştü. 4–5 saati bulan bu muhteşem şölen “hiç bitmesin” denilmesine rağmen ne yazık ki bitiyordu…
Ve ben bu şölenin arkasında “Sonu olan hiçbir şeyi sevmem // Her şey seni sevdiğim kadar sonsuz olsun… Diyordum.
Çünkü ben Salihli’yi de, Salihlileri de sonsuz bir aşkla seviyorum.
(Devam edecek)

***///***
Mehmet Şükrü Baş 16 Mart 2012 Elazığ Nurhak Gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder