2 Kasım 2011 Çarşamba

NAİLBEY'DEN BAHÇELİEVLER'E...HASBİHÂL MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ

MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ

mehmet_sukru_bas@mynet.com

NAİLBEY’DEN BAHÇELİEVLER’E

1950 yılı olsa gerek.

Merkeze 27 Km uzaklıktaki köyümüz Gökçe’den il merkezine gelen bir kamyonun tahta kasasında Elazığ’a doğru yol alıyoruz. Cennetmekân ninemle birlikteyiz. Güneş kendini göstermeye başladığında içerisinde bulunduğumuz kamyon homurdana homurdana toprak yollarda yol alıyor, arkamızda büyük bir toz bulutu göz gözü görmüyor.. Kimler yok ki bu kamyonun kasasında kadınlar, erkekler, çocuklar, gençler, koyunlar, keçiler, ayaklarından bağlı tavuklar, horozlar…

Okula kaydolmak için şehre geliyorum. Okullu olacağım defteri kalemi elime alacağım şehri, şehirliyi göreceyim, evimizde olmasa da radyoyu elektriği göreceğim. Pantolon giyeceğim, önlük giyeceğim. Kamyondan indiğimizde Tuncay Sokak’ta bir eve geliyoruz. Ev iki katlı birinci katında ev sahibi, ikinci katında biz oturuyoruz aynı kapıyı aynı avluyu kullanıyoruz. Evimizde elektrik yok, su yok. Gaz lambası ile aydınlanıyor köşe başındaki taş oluklu çeşmeden evin suyunu temin ediyoruz. Ertesi gün Atatürk İlk Okuluna kaydım yapılıyor akabinde okula gidiyorum okullu oluyorum.

***

Atatürk İlk Okulunda okuyor, Nailbey mahallesinde oturuyorum. İlkokulu, ortaokulu, liseyi bu mahallede bitiriyorum. Bu mahallede genç oluyor bu mahallede futbol oynuyorum. Bu mahallede evleniyor, burada çoluk çocuğa karışıyor, burada iş güç sahibi oluyorum. Bu mahallenin her köşesi arkadaşlarımdan kalan dostlarımdan, akrabalarımdan kalan izler taşıyor. Bin bir tane hatıram saklı bu mahallenin her kaldırım taşında. Dile kolay acısıyla tatlısıyla bin bir çeşit anısıyla tam 60 sene bu mahallede oturuyorum.

Tuncay sokakta başlayan şehir yaşantım Dal Sokak’ta, Köprü ve Bahçeli Sokak’ta uzun bir sürede Yenice Sokak’ta devam ediyor. Gün geliyor emekliye ayrılıyor, torun torba sahibi oluyor, yıllarımızı verdiğimiz evimize de mahallemize de sığamıyoruz. Satıyoruz Yenice sokaktaki evimizi modaya uyup borçla harçla Bahçelievler’de bir ev alıyoruz.

BAHÇELİEVLERDEYİZ

Geliyoruz şehrin en güzide semti tabir edilen Bahçelievler’e….

Geldiğimizin birinci günü şaşırıp kalıyorum. Daha birkaç yıllık mazisi olan bu yerleşim birimi baştan sonra bir hilkat garibesi... Zengin bir köy görüntüsünde bir tek düzgün yolu yok. Geneli çıkmaz sokak. Yol yol değil de adeta bir labirent yol bulup ta gidene, bir adresi arayıp da bulana aşk olsun.

Evler cadde ve sokaklara göre değil cadde ve sokaklar evlere göre yapılmış. Keskin ve çıkmaz sokaklar çoğunlukta….Öğle binalar yükseliyor ki “Buraya ruhsat verilir mi verilmez mi?” diye bir açık oturum yapsan bunun cevabını veremezsin. Tek kelimeyle yepyeni bir yerleşim birimini bazıları göz göre göre katletmişler içinden çıkılmayacak bir hale getirmişler. Niye yapmışlar neden yapmışlar bilinmiyor.

Çoook, çok yazık demekten başka söyleyecek söz bulamıyoruz.

TEZEK

Yeni evimize her vatandaş gibi bizlerde ya otobüs yâda dolmuşlarla gidiyoruz. Hangi vasıtaya binersek binelim uzuca bir yol kat ediyoruz. Keban yolundan Şahinkaya yol ayrımına oradan dönüp TOKİ evleri ve mahalle içine giriyoruz. Bu güzergâhta gördüklerimiz karşısında hakikaten donup kalıyoruz ve bu yerleşim biriminin şehir mi köy mü olduğunu merak ediyoruz. Çünkü bu çağda gördüklerimiz karşısında şaşırıp kalıyoruz. Bir tarafta modern lüks binalar bir taraftan tezek dolu tarlalar. 60 sene önce çıktığımız köyümüzde görmediğimiz tezeği bu asırda şehrin en modern ve en yeni mahallesi olan Bahçelievler mahallesinde görebiliyoruz..

Elazığ’ı yaşanılabilir kentler arasında 19.Sırada gösterenler (Business dergisi) acaba bu tezeklerle dolu tarlaları, bu tezek yığınlarını görselerdi, tezek kokusundan midelerinin altı üstüne gelseydi aynı sırayı bu şehre layık görürler miydi?..

Ben bu tablodan sadece utandım.

Daha birkaç sene mazisi bulunan bu yerleşim birimini bu hale getirenler acaba utabiliyorlar mı onu da merak ediyorum.

BÜYÜKŞEHİR ELAZIĞ

Günışığı Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Murat Kuşcubaşı bu şehrin problemleri ile yakinen ilgilenen, çözüm üreten bir kişi. Güçlü bir kaleme sahip, konulara vakıf, deneyimli bir gazeteci, Elazığ’ın Büyükşehir olabilmesi için didinip duruyor.

Bu kardeşimiz Bahçelievler’e ya gelmemiş ya da bu yoldan geçmemiş. Eğer ki bu yoldan geçip bu rezaleti görseydi Büyük şehir iddiasında bu kadar ısrarcı olabilir miydi?...

Elazığ’ın büyük şehir olabilmesi için köy mü şehir mi olduğu belli olmayan başta Bahçelievler olmak üzere birkaç mahallemizin evvel emirde köylülükten kurtulması lazım ki… Bu da şimdilik mümkün değil.

Sonu hayrolsun da diyemiyoruz çünkü bu gidişatla Bahçelievler’in sonu da yok. Zira bahçeli evlerin bahçelerinde bezek tarlalarında tezek!..

***///***

Mehmet Şükrü Baş 05 Eylül 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder