MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ
İNNA LİLLAHİ VE İNNA İLEYHİ RACİUN –II-
Kader bugün bize bu başlıkla ikinci kez yazı yazdırmayı nasip ediyor. Bizim ise elimizden ve dilimizden şükretmekten, İNNA LİLLA VE İNNA İLEYHİ RACİUN demekten başka bir şey gelmiyor.
06 Ağustos 2011 tarihinde ağabeyimin oğlu Suat’ı,
13 Eylül 2011 tarihinde Nurettin Ağabeyimi,
09 Ekim 2011 tarihinde annemi, ve….
09 Kasım 2011 tarihinde hayatta kalan son ağabeyim Bekir’i kaybediyorum.
Üç aylık bir zaman diliminde evladım kadar sevdiğim ağabeyimin oğlunun, annemin ve iki ağabeyimin acılarını yaşıyorum.
Asla şikâyet etmeden, asla yorumlamadan İNNA LİLLA VE İNNA İLEYHİ RACİUN Allah’tan gelmiş başla göz üstüne diyorum. Bu oluşumu Amentü’ye olan inancımızın gereği olarak görüyor ve şükrediyorum.
Allah’a Şükür’ler olsun diyorum…
***
3–4 gün boyunca taziyede oturduk. Dostlar, arkadaşlar, komşular, tanıdık tanımadık yüzlerce insanımız taziyelerde bulundu. Allah hepsinden razı olsun. Hepsine şükran borçluyuz.
3–4 gün boyunca insanoğlu denen bu varlığa baktım. Günler geçtikçe acılar azalıyor, ağlaşmanın yerini zaman zaman kahkahalar dahi alıyordu. Acılar paylaşılıyor, insan gerçekten metanetli bir canlı olduğunu gözler önüne seriyordu.
Bu süre zarfında taziye evinde neler mi konuşuldu dersiniz?
Kur’anlar okundu.
Dini hikâyeler anlatıldı.
Geçmişlerimiz rahmetle anıldı, onlara Fatihalar gönderildi.
Derken işin içine damarlarımıza kadar işleyen siyaset girdi.
Gelmiş geçmiş hükümetlerin icraatları masaya yatırıldı, çözüm yolları arandı. Şimdiki hükümetin tahlil ve analizi yapıldı. Kısaca siyasetin doruklarına çıkıldı. Herkes fikrini söyledi.
Hükümetler kuruldu, hükümetler yıkıldı.
***
Hamdüsenalar olsun ki bütün insanlarımızın devletinin ve milletinin yananda, birlik ve beraberlikten yana olduğunu gördük. Ve zaman zaman bu milletin yüreğinde olmadığını iddia ettiğimiz Çanakkale ruhunun hâlâ bütün azametiyle var olduğunu görmenin mutluluğuna erdik. Bir kere daha anladık ki bu milletin birlik ve beraberliğini bu milletin kardeşlik duygularını hiçbir güç yerinden oynatamayacaktır.
Çünkü bu millet et ve tırnak gibidir. Birdir, diridir, beraberdir. İyi günde de, kötü günde de, el ele gönül gönüledir.…
TAZİYE VE TEŞEKKÜR
Dinimizde, örf ve ananemizde taziyelerin çok önemli bir yeri vardır. Taziyeler taziye sahibinin acılarını hafifletir, küsleri barıştırır, dargınlıkları giderir, insanları kucaklaştırır onlara ölümü hatırlatır. Bizde üçerden on iki gün oturduk bu taziyelerde…
Kimler gelmedi ki taziyelerimize; kimler aramadı ki?…
* Ellerindeki bastonlara dayanarak gelen yaşı seksenleri aşan yaşlılarımız, arkadaşlarımız, sevgili dostlarımız…
* Eski ve yeni Belediye Başkanlarımız,
* Başta Fırat Havzası Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Rıdvan Kaya olmak üzere bütün gazeteci dost ve arkadaşlarımız….
* Acımızı kabristana kadar gelerek bizlerle paylaşan dostlarımıza duyuran Kana-e ve kanal 23 TV’nin değerli personel ve yöneticileri…
* Hukukçu dostlarımız, şehrimizin eğitimcileri, yazarları, şairleri, tabipleri, esnaflarımız, yakınlarımız komşularımız ve köylülerimiz…
* Her taziyemizde verdiği başsağlığı mesajları ile acımızı paylaşma lütfünde bulunan Sayın Valimiz…
İsimlerini yazmaya kalksam sayfaların alamayacağı kadar acılı günlerimizde yanımızda yer alan, telefonlarla acılarımızı paylaşan bütün dostlarıma teşekkür ediyor, cümlesine sağlık ve esenlikler diliyorum. Ve bu yazımı da bir evvelki yazım gibi Kanuni Sultan Süleyman’ın bir beyiti ile bitirmek istiyorum.
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
***///***
Mehmet Şükrü Baş 14 Kasım 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder