12 Şubat 2011 Cumartesi

RÜŞVETÇİ ÜLKELER

MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ

mehmet_sukru_bas@mynet.com

RÜŞVETÇİ ÜLKELER

Gözünüze ilişti mi, ilişmedi mi bilmiyorum ama geçen hafta ulusal basında bir haber yer alıyordu. Bu haberde “Rüşvette Avrupa’nın lideriyiz” deniliyor, haberin devamında “Eğitim, sağlık, vergi ve güvenlik gibi hizmetleri alabilmek için rüşvet vermek gereken ülkeler açıklanıyordu. Listenin 6. sırasında ise Türkiye’miz yer alıyordu. “Uluslararası (Global Corruption Barometer) Yolsuzluk Anketi'nin son sonuçlarına göre geçtiğimiz yıl her 4 kişiden birinin ihtiyacı olan hizmeti alabilmek için rüşvet verdiği belirtiliyordu.

En fazla rüşvetin polise verildiği bildirilen ankette gümrük, eğitim, yargı, sağlık ve tapu hizmetlerinde rüşvet verildiği Türkiye’nin de Afganistan ve Irak gibi ülkelerin içerisinde yer aldığı bildiriliyordu. (*)

Gördünüz mü?...

Sağlıkta, eğitimde, hukukta, Avrupalı olamayan ülkemiz rüşvet gibi yüz kızartıcı bir faaliyetin içerisinde bulunmakla birinci sırada Avrupalı olabiliyor.

Utanılacak bir durum.

Tam bir kepazelik tam bir rezalet.

***

Birkaç yıl önceydi. Hatırımda kaldığı kadarıyla Türkiye Japonya’dan bir yardım veya borç para alacaktı. Japonya bu parayı verirken bir şart ileri sürmüştü.Neydi o şart biliyor musunuz?....

Verdiği paranın “rüşvette” kullanılmaması veya kullandırılmamasıydı.

Ne kadar vahim ne kadar utanç duyulacak bir tablo değil mi?...

***

Rüşvet bir toplumu kemiren ve o toplumun bütün ahlaki değerlerini yerle bir eden sinsi bir hastalıktır. Nebiler Nebisi peygamberimiz bu sebepten olmuş olsa gerek ki “Rüşveti alanda verende melundur” demiştir. Ama günümüzde rüşvetsiz hiçbir işin yapılmadığı gibi, rüşvet alanın melun değil de “İşini bilen kılıcını kuşanan” akıl sahibi birisi olduğu gerçeğidir.

***

Ülkemizde rüşvetle mücadele hemen hemen yok gibidir. Varsa da kâğıt üzerindedir. Kimse kimseyi kandırmasın mevcut yasalarla rüşvetin önlenmesi mümkün değildir.

* Rüşvetle mücadele de görevli insanların dahi rüşvet aldığı bir ülkede,

* Trilyonların kayıp olduğu bir ülkede,

* Rüşvetin devlet eliyle yapıldığı bir ülkede,

* Rüşvet almayan memurun aptallıkla, enayilikle adlandırıldığı bir ülkede rüşvetin önlenmesi mümkün müdür?..

Şu 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 125. Maddesindeki hükümlere bir bakınız rüşvetin önlenmesi veya caydırılması yönünde neler var?..

***

Rüşvet ahlaki bir çöküşten öteye toplumu yıkıma götüren bir felakettir.

Rüşvet ahlaksızlıktır,

Rüşvet namussuzluktur

Rüşvet hak ve hukukun gasp edilmesidir

Rüşvet bu ülkeye ihanettir.

Siz paragöz bir müteahhidin yaptığı çürük bir öğrenci yurduna rüşvet karşılığı sağlam raporu verir ve o yurdu yüzlerce masum öğrencilerimizin başına yıktığınızda mülkün temelini yıkmış olmaz mısınız?

Siz sağlam bir kişiye “Çürük” raporu vererek askerlikten muaf saydırırsanız bu ülkeye ihanet etmiş sayılmaz mısınız?..

Siz bir sınavda kazanmamış bir kişiyi sınavı hakkıyla kazanan bir kişinin yerine atarsanız siz hak ve hukuku gasp etmiş sayılmaz mısınız?...

***

Eğer ki bu ülkede gerçekten rüşvetle mücadele edilmek isteniyorsa önce suyun gözesindekilerden başlamak gerekir. Öyle uyarmayla, kınamayla, devlet memurluğundan uzaklaştırmakla rüşveti önleyemezsiniz. Rüşvetin önlenmesinde tek yol caydırıcı yasaların yasalarımızda yer almasıdır. Rüşveti alan da, verende ister bakan, ister vekil, ister bürokrat olsun. İster polis, ister bekçi olsun. İsterse doktor, mühendis olsun hakkında verilmiş kesin bir hüküm olması halinde hele bir canına okunsun..

Rüşvet önleniyor mu,önlenmiyor mu?...

Yeter ki hayatımızda rüşveti besleyen zaman aşımı, dokunulmazlık, adam kayırmazlık gibi saçmalıklar olmasın!...

(*) 04 Şubat 2011 Vatan

***///***

Mehmet Şükrü Baş 07 Şubat 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder