20 Şubat 2011 Pazar

BU KAZANI KİM KAYNATIYOR?...












MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ

mehmet_sukru_bas@mynet.com

BU KAZANI KİM KAYNATIYOR?....

“O kişisel kazanç ve ün peşinde koşan basit bir diktatör değil, gelecek kuşaklar için sağlam temeller atmaya uğraşan bir kahramandı.”

Bu ifadeler Ulu Önder Atatürk’ün ölümünden sonra bir Alman profesörü olan Walter L. WRIHT’in dünya liderleriyle birlikte Atatürk hakkında yetmiş küsur yıl önce söylediği tarihe mal olan bir ifadesidir.
Bu ifadeleri tercüme edebilir, Ulu Önder Atatürk’ü anlayabilirsek bir cadı kazanının kaynadığı bu coğrafyadaki yerimizi daha iyi idrak eder, ayaklarımızın üzerindeki durabilme gücünü nereden aldığımızı daha iyi görebiliriz. Dahası bu cadı kazanının altına kimlerin odun attığını da daha iyi anlayabiliriz.

***

Üzerinde yaşadığımız bu coğrafyaya dönüp de baktığımızda her ülkede bir cadı kazanın kaynadığını görmemiz mümkündür. Bu kazanın altına kâh Amerika odun atıyor kâh Avrupa. Bunlar yetmiyormuş gibi bunların işbirlikçileri, hainler, yobazlar, cahiller bunların yardakçılığını yapıyor.

Hepsi aynı fikirdeler, hepsi bir tuzağın içine düşmek üzereler, hepsi gaflet, dalalet ve ihanet içerisindeler.

Bu ihanete maruz kalan ülkelerin başında Irak’lar, İran’lar, Mısırlar, Lübnan’lar Libya’lar ve daha pek çok Ortadoğu ülkeleri gelmektedir. Çünkü sözüm ona demokrasi havarisi kesilen ABD ve Avrupa birliği ülkeleri bu yerlere demokrasi götürebilmek için sırada beklemektedirler. Ne yazık ki bu ülkeler de bu tehlikeyi görmüyorlar sezinlemiyorlar. Çünkü bunları idare edenler ülkelerinin ve ülke insanlarının çıkarları yerine kendi kişisel çıkarlarını düşünen birer diktatördürler.

***

Oysa bunlarda Allah’ın lütfettiği petrol gibi büyük bir silah vardır. Zenginlik vardır, servet vardır. Buna rağmen bu coğrafyada ayakları üzerinde durabilen bir ülke bulabilmemiz mümkün değildir. Oysa Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dişiyle tırnağı ile kurduğu genç Türkiye Cumhuriyeti bütün iç ve dış ihanetlere rağmen kendi ayakları üzerinde vakariyetle durabilen tek ülkedir. Bunun da tek sebebi Genç Türkiye Cumhuriyetinin temellerini güçlü bir şekilde atan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. O Atatürk’ki dünyanın hiçbir ülkesinde şahsı ve yakınları adına tek kuruş menfaat edinmemiş Yaşadığım sürece milletimi aldatmamakla iftihar etmekteyim diyerek vatanına ve vatandaşına olan bağlılığını dile getirmiştir. Onun ilke ve inkılâpları, demokrasiye olan bağlılığı bu yanardöner coğrafyada bize yol göstermiştir.

Biliyor ve inanıyorum ki pusulamızı şaşırmadıkça gösterilen bu aydınlık yolda yürüdükçe aşamayacağımız hiçbir engel olmayacak ve hiçbir güç bu sattı vatan üzerinde kirli emellerini sahneye koyamayacaktır.

***

Dönüp de etrafımıza bakacak olursak demokrasiyi götürme adına Irak’ın, Pakistan’ın, Hindistan’ın, Filistin’in, Lübnan’ın, Mısır’ın ve nihayetinde kırk yıllık bir diktatörün idaresindeki Libya’nın içerisinde kaynayan cadı kazanını görebilmemiz mümkündür. Bugün bunların düştüğü duruma yarın hangi ülkeleri düşebileceği ise çok yakın bir ihtimal olmasına rağmen şimdilik meçhuldür. Eğer ki bu ülkelerin tarihinde bir Atatürk olsaydı bu ülkeler cumhuriyetin niteliklerini içlerine sindirebilselerdi, din işlerini devlet işlerinden ayırabilselerdi bu ülkelerin hiç birisi bu gün ayaklarlar altında sürünmeyecek, ülke bütünlüğünü tehlikeye atmamış olacaklardı. Ama yapmadılar, yapamadılar. Çünkü onlar Atatürk gibi ülkesinin ve milletinin istikbali için değil, kendi ikballeri ve yandaşları için uğraştılar. Milletleri açlıktan kırılırken milyarlarca dolar ülke kaynaklarını yurt dışına kaçırdılar.

***

Orta doğu dediğimizde genellikle İslam ülkeleri akla gelmekte her İslam ülkesinin mutlaka birilerinin himayesinde yer alması ve kendi ayakları üzerinde duramaması gerek inancımız, gerekse üzerinde yaşadığımız bölgemiz açısından bir felakettir.

Bu felaketten kurtuluşun tek reçetesi ise Ulu Önder Atatürk’ün Genç Türkiye Cumhuriyetinin temellerini attığında yazdığı reçetedir. Bize düşen her halükarda bu reçeteyi tatbik etmektedir.

1938’lerde bu gerçeği gören Fransa’nın Noel Roger Gazetesi şu ifadelerle Atatürk’ü tanıtmaya çalışmıştır. “Atatürk' ün yurtlarının kurtarıcısı olduğunu, milletlerin en vefalısı olan Türkler asla unutmayacaklardır”.

Elbette unutmayacağız!

Atatürk unutulacak bir lider midir?

Atatürk’ü tanımak, onun ilke ve inkılâplarını savunmak ve onun yolunda ayrılmamak hür olmaktır, hür yaşamaktır. Kısacası adam olmaktır.

***///***

Bu yazı:

21 Şubat 2011 tarihli Malatya Hâkimiyet Gazetesinde,

Aynı tarihli Elazığ Nurhak Gazetesi ile Kanal 23’de yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder