MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ
SERAP’IN AHI!..
Bazı hadiseler millet olarak, birey olarak bizleri öylesine derinden etkiliyor ki günlerce hatta aylarca onun etkisinden kurtulamıyoruz. Hatırlayacaksınız bir Serap Eser vardı İstanbul Küçükçekmece’de…
Daha on yedi yaşında, hayatının baharındaydı,
Lise son sınıftaydı,
Üniversite sınavlarına hazırlanıyordu,
Yüreğinde coşkun sular akıyor, geleceğe umutla bakıyordu.
Kendisinden büyük hayalleri vardı.
***
SERAP 08 Kasım 2009 tarihinde dershaneden çıkmış evine gidiyordu. Bindiği otobüs Küçükçekmece’ye geldiğinde kalbinde ve ruhunda insanlığa ait ne varsa sökülüp alınmış, beyni ve ruhu ihanetlerle donatılmış caniler tarafından atılan Molotof kokteyli ile bindiği otobüsün içerisinde alevler arasında kalıyordu. Serap koltuğu altındaki kitaplarını bırakmadan bu cehennemde yaşam savaşı veriyor, vücudunun yüzde kırkı yanıyordu. Molotoflu saldırıda yüzü, eli ve bacakları yanan Serap Eser, hastanede 29 gün yaşam mücadelesi vermiş ancak körpe vücudu bu acıya daha fazla dayanamadığından ömrünün baharında hayata veda etmişti…
Serap’tan geriye Serap’a ait bir şiir kaldı…
“Güneş batınca fark ettim, bütün hayallerim caddeye uzanmış, tüm doğru bildiklerim asfalta akmış, hepsi "SERAP” Mış”
***
İşte bu olay insan olarak, baba olarak, Türk ve Müslüman olarak beni öylesine etkiledi ki tarifi mümkün değil. Günlerce bu olayı takip ettim. Gözyaşı döktüm el açtım Yaratan’a dualar ettim.
Duygularımı yazılarıma döktüm. 09 Aralık 2010 tarihinde “Serap Hala Komada” derken, 10 Aralık’ta “Serabımız Öldü” dedim.
SERABIMIZ ÖLDÜ.
Oysa Serabımız ölmedi hiç Serap’lar ölür mü? Onların yüreği vatan ve millet sevdasıyla dolu. Onların idealleri var. Okumak bir yerlere gelmek ülkesine, devletine, milletine yararlı insanlar olabilmek böylesine mübarek duygularla dolu Serap’lar nasıl ölür?
SERAP ÖLMEDİ SERAP ÖLDÜRÜLDÜ.
08 Kasım’da eli kanlı caniler tarafından, bugünde iktidar tarafından öldürüldü. Bu canilerin affı için parmak kaldıranlardan, bu canilerin kurtulması için “EVET” diyenler tarafından öldürüldü.
SERAP BİR KERE DAHA ÖLDÜ.
***
O gün insan diyemeyeceğimiz beyni ve ruhu yıkanmış vatan ve millet düşmanları caniler içerisinde kim veya kimlerin dahi olduklarını bilmedikleri devletin malı bir otobüse Molotof kokteyli atıyorlar. İnsanları diri diri yakıyor, öldürüyorlar.
17 yaşındaki Serap’lar, evine ekmek, çocuğuna oyuncak götüren babalar ölüyordu.
Ölenler analarının kesesinden giderken öldürenler devlet tarafından besleniyor. 18 yaşından birkaç gün aşağı olan zıpır gibi bu caniler çocuk muamelesi görüyordu. Yargılandıklar mahkeme görevsizlik kararı vererek onları çocuk mahkemesine sevk ediyordu. Bundan böyle bu caniler çocuk mahkemesinde yargılanacaklar ceza alsalar bile aldıkları cezanın üçte ikisini çektikten sonra elini kolunu sallaya sallaya çıkacaklardır.
Geride Serap’ın ahı kalacak ve Serabın o ahı bu canilerin salıverilmesinde parmak kaldıranları “Evet” diyenleri yakacaktır. Molotof kokteylinin yaktığı ateşten daha büyük daha alevli bir şekilde yakacaktır.
***
Bu nasıl yasa Allah’ım bir ayıyı öldürecek güçte güçlü kuvvetli, sırma bıyıklı cani ruhlu insanların nüfus kayıtlarındaki geç yazılım sebebiyle polise taş atan 9–10 yaşlarındaki çocuklarla aynı kefeye koyuluyorlar. Bundan böyle otobüslere, mağazalara Molotof kokteyli atanlar, can alanlar serbest bırakılacak veya az bir ceza ile kurtulacak, devletin korumakla görevli olduğu Serap’lar da bunlar tarafından alev alev yakılacak.
Bunu hangi mezhep hangi kitap kabul eder bilmiyorum. Çok iyi hatırlıyorum Serap’ın ölümüne bir Türkiye ağlamıştı, sadece hayvanlar ve caniler ağlamamıştı.
***
Başbakanımız “Sokakları illegal eylem alanı haline getirenlere çocuklara, şöyle böyle diyenlere sesleniyorum. O çocuklara molotofkokteyli attıran, o çocukları terörist eylem için kullanan kim? Serap yavrumuzu otobüste molotofkokteyliyle yakanlar kim? O çocuk değil mi? O çocukları mazlum göstereceksin o Molotof kokteyli ile yanan yavruyu ne göstereceksin" demişti.
Demişti demesine de her nasılsa bugün Molotof atanlarla yananlar yer değişti. O canilerle Serap’ımızın yerleri değiştirildi…
Sahi Serap’ı öldürenleri yarın sokaklarda dolaşırken gördüğümüzde onlara ne diyeceğiz? Serap’ı daha kaç kere öldüreceğiz?...
Zavallı Serap!...
***///***
Mehmet Şükrü Baş 04 Kasım 2010 Elazığ Nurhak Gazetesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder